Zamanla parlayan hatıraların yankısı
Müzik

Diamonds and Rust: Geçmişin Pası, Şimdiye Parlayan Bir Gül

Zamanla parlayan hatıraların yankısı… Okumadan önce parçayı bir başlatın bence..

Diamonds and Rust, şarkılar arasında belki de en dürüstlerinden biri. Joan Baez’in Bob Dylan’a yazdığı, aşkın(yazıyı yazarken öğrendim bende.), kırgınlığın ve kabulün iç içe geçtiği bu ağıt, yıllar boyunca birçok yorum gördü. Ama benim için bu parçayı bir kenara alıp tekrar tekrar dinlememi sağlayan şey, Blackmore’s Night’ın versiyonu oldu. Çünkü bazı şarkılar vardır, birinin kaleminden çıkar ama bir başkasının sesinde gerçekten hayat bulur.

Bu tam da öyle. Şimdi dinleme sırası.

Joan Baez versiyonunda sözler keskin, biraz öfkeli, biraz alaycıdır. Dylan’a hem sitem eder hem de hala içten içe ona yakın olduğunu itiraf eder. Oysa Blackmore’s Night versiyonunda, Candice Night’ın sesiyle bu sözler bambaşka bir duygusal katmana geçiyor. Öfke yok. Kırgınlık hala orada ama artık bir kabulleniş var, hemde ne kabulleniliş. Zaman geçmiş, pas oluşmuş, ama bazı hatıralar hâlâ parlıyor.

“Well I’ll be damned, here comes your ghost again…”

Şarkının açılışı zaten duyguyu tokat gibi verir. Bir hayalet gibi belirir eski sevgili. Burada kullanılan “ghost” kelimesi, fiziksel bir geri dönüşü değil; zihinsel bir saplantıyı temsil eder. Candice Night bu sözleri söylerken, sanki hayaletin ta kendisi odadaymış gibi bir hissiyat yaratıyor. O kadar ince ve içe işleyen bir yorum ki, şarkının daha ilk saniyesinde içine çekiliyorsun. Ben kadınımı bulduğum için allaha şükür bir saplantınım yok. Bu akşam kendisine şunu söyledim, aslında bir çok zaman söyledim ve galiba daha defalarca söylerim, onun sayesinde melankolik bir göt olmaktan kurtuldum. Seni seviyorum kadın, okursan çaktırmadan bir öpücük ver ve sadece seni seviyorum de ben anlarım…

“Now you’re telling me, you’re not nostalgic…”

Yani gerçekten mi? Bu kısmı her dinlediğimde içimden “tabii tabii, biz de yedik” diyesim geliyor. Yedik mi? Tabi ki yemedik. Candice bu cümleyi öyle bir yumuşaklıkla söylüyor ki, içinde hem kırılganlık hem de gizli bir sarkazm var. İşte bu yüzden Blackmore’s Night versiyonu beni vuruyor: Çünkü bu şarkı sadece geçmişi anlatmıyor, geçmişle nasıl başa çıktığımızı da anlatıyor.

Zamanla parlayan hatıraların yankısı bu noktada ikinci kez kendini hissettiriyor. Çünkü şarkı sadece bir kişiyle değil, onun anısıyla yaşamanın ağırlığıyla da ilgileniyor.

Güller ve Gölge

Ritchie Blackmore’un gitar dokunuşları(her notaya basışı), ortaçağ tınılarıyla birleşince, bu parça sadece bir yorum değil, adeta zaman yolculuğu gibi oluyor. Gitarlar arasında hafif bir flüt eşlik ediyor ve parçaya zarif bir dramatik hava katıyor. “Rust” yani pas, sadece aşkın eskimesi değil, zamanın bıraktığı iz. Ama “Diamonds” hala orada. Yani evet, bazı şeyler eskidi ama bazı şeyler değerinden bir şey kaybetmedi.

“I’ve already paid.”

Gelelim beni delip geçen o cümleye.
“I’ve already paid.” defalarca başa sardığım kısımdır burası…
Burası şarkının sessiz çığlığıdır ama ne çığlık. Aşkın bedelini, zamanın yıpratmasını, duyguların verdiği kayıpları üç kelimeyle anlatan bir yer. Candice Night bunu söylerken sadece bir notaya basmıyor, geçmişte yaşanmış her kırılmayı yeniden yaşatıyor. Ve ben her defasında içimden, “varsa bir bedel, kesin ödenmiştir” diye geçiriyorum.

Bu cümle, ne dramatik bir ayrılık sahnesi, ne de bir haykırış. Bu, sadece bir teslimiyet. Kabullenme. “Ben elimden geleni yaptım. Ve artık geriye sadece hatıralar kaldı.” Bu noktada zamanla parlayan hatıraların yankısı üçüncü kez içimize siniyor. Bu sefer yalnızca kulaklarımızda değil, kalbimizde.

Ne Elmaslar Ne Paslar, Sadece O Şarkı

Şarkının sonlarına doğru, her şey daha da sadeleşiyor. Candice’in sesi daha yalnız, gitar daha hüzünlü. Ne Joan Baez’in ince iğneleri var ne de Dylan’ın kaotik karizması( Kabul etmek lazım karizma tavan yani). Sadece bir kadın ve bir geçmiş. Ve bir gül… belki de Ghost of a Rose kapağındaki gibi; kırmızı, canlı ama arkasında solgun dumanlar taşıyan bir gül.

Zamanla parlayan hatıraların yankısı dördüncü ve son kez yankılanıyor kulağımızda. Şarkı bitiyor, ama bıraktığı his kolay kolay gitmiyor. Ve defalarca size başa sardırıyor, repeat tuşu delinircesine hemde…

Diğer Müzik konulu yazılar için BURYA lütfen.

Bir yanıt yazın